İnsan vücudundaki yağ dokusunun soğuğa karşı koruma sağladığı bilinse de, bu durum her zaman basit bir şekilde açıklanamaz. İlk olarak, soğuk hissetmek ile üşümek her zaman aynı anlama gelmez. Vücut, çevresel sıcaklık değişimlerini iki farklı şekilde algılar: iç organlardaki sıcaklık ve deri yüzeyindeki sıcaklık. Yağ dokusu, iç organların sıcaklığını korumada etkilidir ve organlarımızı daha sıcak tutar. Ancak, bu durum derimize yakın damarların daralmasına neden olabilir, bu da deri yüzeyindeki sıcaklığın düşmesine yol açar. Bu yüzden yağ dokusu fazla olan kişiler, dışarıda daha fazla üşüyor hissedebilirler. Bu, vücudun kendini koruma mekanizması olarak beynimize üşüme sinyali göndermesinden kaynaklanır.
Peki, aşırı soğuk durumlarda ne olur? Özellikle çok soğuk suya maruz kalmak gibi durumlarda, yağ dokusu önemli bir koruma sağlar. Bu durumlarda, yağ dokusu iç organları koruyarak vücudun sıcaklığını daha uzun süre muhafaza eder. Hipotermi, vücut sıcaklığının tehlikeli derecede düşmesi durumudur ve bu tür soğuk koşullarda yağ dokusu fazla olan kişiler, yağ dokusunun sağladığı yalıtım sayesinde hipotermiye daha geç girerler.
Sonuç olarak, vücudumuzdaki yağ dokusu soğuk hava koşullarında koruyucu bir katman olarak işlev görebilir, ancak bunun hissedilen soğuk ile ilişkisi karmaşık olabilir.