18-22 Kasım 2019 tarihleri arasında Hollanda’nın Amsterdam kentine Alternatif Okullar oluşumu tarafından düzenlenen ve amacı farklı ekollerde eğitim veren çeşitli okulların pratiklerini gözlemlemek olan bir geziye katılma fırsatı buldum. Bu yazı dizisi, gezi süresince tuttuğum notlardan ve geziye katılan farklı disiplinlerden gelen arkadaşlarla yapılan tartışmalara ait notlardan oluşuyor.
Tüm dünyada mevcut olan konvansiyonel eğitim sistemlerine getirilen birçok eleştiri bulunuyor, alanda çalışan herkes yeni yöntemler üzerine kafa yoruyor. Alternatif okullar (bazılarının sistem içi olduğunu bilerek yine de alternatif tanımını kullanmayı kolaylık adına tercih ediyorum) ise bu eleştiriler doğrultusunda pratik yöntemler geliştiren ve bunları okullarda belirli sürelerle uygulayan, dolayısıyla bu yöntemlerin denenmişliği üzerine tecrübe biriktirme şansına sahip kurumlar olmaları açısından önemliler. Bu okulların tecrübelerini yerinde gözlemleme ve kurumların iç işleyişlerine dair deneyimlerini öğrenciler ve kurucularla paylaşma fırsatı yaratan bu gezinin notlarını daha çok kişiyle paylaşmak gerektiğini düşündüm, umarım faydalı olur.
Önce gezi rotası ve okullarla ilgili kısa bir açıklama yapayım: Gezi bir hafta boyunca farklı yaklaşımları benimsemiş okullara yapılan ziyaretler üzerine tasarlanmıştı. Her gün bir başka okulu görme fırsatımız oldu, sabahtan öğlene kadar okullarda önce okulun genel işleyişine dair bir bilgilendirme seansı yaptık, daha sonra gruplar halinde okulun fiziksel olanaklarını ve ders işleyiş süreçlerini gözlemlemek üzere sınıfları ziyaret ettik. Ziyaretler sonrasında grupla birlikte tekrar ziyaretlerin değerlendirmesini yapıp fikirlerimizi paylaştık. Bu ziyarette gözlem yaptığımız beş okul da farklı eğitimsel yaklaşıma sahip okullardı.
- Montessori Yaklaşımı:Eğitime bakışı, çocuğun öğrenmeye her daim istekli olduğu üzerine kuruludur. Çocuğun fiziksel, sosyal, duygusal ve bilişsel gelişiminin eş zamanlı ve öncelikleriyle geliştirilmesi gerektiğine odaklanır, yani çocuğun bütünsel gelişiminidesteklemeyi amaçlar. Çocuğa kendi öğrenme sürecini yönetme özgürlüğü tanır, bireysel ya da işbirliğine dayalı yapılandırılmış bir eğitim ortamında, özgür seçim ilkesine dayalı eğitim vermeyi önceliklendirir. Öğretmenin temel rolü, çocuğun yaşına ve gelişimsel özelliklerine uygun faaliyetleri belirleyerek çocuğa seçenek olarak sunmaktır. Öğretmen çocuk için öğrenme ortamını hazırlamaktan ve çocukların kendi belirledikleri konularda deneyim kazanmaları için aracılık etmekten sorumludur.
- Jena Plan Yaklaşımı: Tüm bireyler gibi çocukların da biricik olduğu düşüncesini savunur. Çocuğun bütünsel gelişimi her zaman önemlidir, ancak sosyal gelişime yönelik vurgudiğer alanlardan daha kuvvetlidir. Okulu toplum bakışı çerçevesinden ele alan yaklaşımda okul kapalı bir sosyal grup olarak ele alınır. Okul içindeki öğrenme zamanını dört temel boyutta ele alır: Diyalogların oluşturulduğu, çemberhalinde paylaşımların yapıldığı zaman dilimleri; doğaçlama ya da rol temelli oyunoynama zamanları; çocuğun tercihine bağlı çalışma-öğrenmezamanları; bir topluluğun üyesi olduğunun hissettirilmesinin sağlandığı çeşitli kutlamalar.
- Waldorf Yaklaşımı: Diğer yaklaşımlarda olduğu gibi çocuğun bütünsel gelişimi, bireysel farklılıklarının olduğu ve öğrenmenin deneyimleyerek keşfederek gerçekleşmesi gerektiği bakışı ön plandadır. Her çocuğun öğrenmek için potansiyeli olduğu, bu potansiyelin uygun zamanda ve uygun koşullardaortaya çıktığı görüşünü benimser. Öğrenmenin sağlanması için aceleye gerek olmadığını savunan bu yaklaşım, çocuğun hazırbulunuşluğu olduğunda öğrenmenin gerçekleşeceğini öngörür, o nedenle çocuğun gelişim dönemleri oldukça yapısal süreçlerle tanımlanmıştır (çocuklar yedi yaşına gelmeden akademik çalışmalara başlamazlar gibi).
- Dalton Plan Yaklaşımı:Çocuğa ve dolayısıyla da eğitime yönelik yapılandırılmış temel odak, hem toplumun hem de çocuğun ihtiyaçlarını eş değerde karşılamaya yöneliktir. Dalton eğitim yaklaşımının dört temel hedefinden biri, her öğrenci için öğrenme programının çocuğun bireysel ihtiyaçları, ilgi alanları ve yeteneğine göre uyarlanmasıdır. Her öğrencinin eğitim süreci sonunda mutlaka bağımsız ve toplum tarafından güvenilir bir birey olmasının sağlanması gerekir. Öğrencilerin sosyal becerilerinin geliştirilmesi temel hedeflerden bir diğeridir. Başkalarına karşı sorumluluk duygusu gelişmiş bireylerin toplumda varlık kazanması da Dalton yaklaşımının temel dördüncü hedefidir. Okul ortamı içinde tek bir sınıf bulunmamakta, öğrencilerin öğrenmeleri farklı ders ve disiplinler için oluşturulmuş houseolarak isimlendirilen özel alanlarda sürdürülmektedir.
- Demokratik Eğitim Yaklaşımı: Diğer dört eğitim yaklaşımından keskin çizgilerle farklılaşır. Önceki yaklaşımlar 19. yüzyıl eğitimine karşı çıkan ve 20. yüzyılın sonlarında hayatımızda yer bulan eğitim hareketleridir. Demokratik eğitim yaklaşımının yüzyılın ortalarından sonra hayat bulması diğerlerinden farkını belirginleştirmektedir. Çocuğun sadece öğrenme süreçlerinde değil, okulun içindeki tüm süreçlerde katılımcılığının desteklenmesini sağlayan mekanizmalar oluşturulmuştur, yani okulun içinde çoğulcu öğrenme ve diyaloğa dayalı ilişkiler üzerine kurulu sosyokratik bir toplum yaratılmaktadır. Öğrenme süreçlerindeki belirgin farklılık ise zorunlu program ya da zorunlu ders gibi uygulamaların yer almamasında gizlidir. Öğrenciler eğitim süreçlerinin tamamını kendi belirledikleri alanlar üzerine kurabilmektedir.
Çocukların gelişimi üzerine her toplumun çeşitli hayalleri olduğunu biliyoruz, gelişimin çeşitli evrelerinde çocuğun geçirdiği süreçler ve bu gelişimin topluma olan katkısı da bu tahayyülün önemli bir parçasını oluşturuyor. Çocukları ne için ve hangi yönde geliştirmek istediğimize dair en bütünlüklü yaklaşımlar ise çocukların okullaşma dönemlerinde daha yapısal bir forma kavuşuyor.
Modern okulun ortaya çıkışı ve kurulma aşamalarında yerine getirdiği işlevler ile günümüz dünyasında yapılandırılan okullaşma arasında da önemli farklar mevcut. Çocukların daha ileride toplumun içerisinde edinecekleri rollerden hareketle yapılan bu tasvirler, bizi çocuk gelişimi konusunda belirli formlar içerisinde düşünmeye sevk ediyor. Çocuğun iyi olma hali ile tanımlanan bu süreç aslında çocuğa gelecek perspektifinden bakan projeksiyonlar içeriyor.
Her toplum daha ilk gelişim anlarından itibaren çocuğu daha geniş bir toplum tanımı perspektifinin içerisine yerleştirmeye çalışıyor; çocuklar kendilerinden habersiz oluşturulan bu tanımların içerisinde ele alınıyor, potansiyelleri var olan ihtiyaçlardan hareketle tanımlanmaya/belirlenmeye ve yönlendirilmeye çalışılıyor. Modern okulların bu işlevine destek olan pedagojik yaklaşımlar olduğu kadar, bu tanımların hedeflediği sonuçları sorgulayan, çocuktan habersiz/çocuğun dahil edilmediği bu süreçleri eleştiren-dışlayan yaklaşımların olduğu bir alternatif dünyada mevcut. Henüz sayıları az olsa da bu yaklaşımlarla hareket eden okullar, çocuğu tüm bu mekanizmaların içerisine aktif birer özne olarak yerleştirme ve bu süreçlerin tanımlarından başlayarak çocukları karar alma mekanizmalarının içerisine yerleştirmeye çalışıyor. Bu gezide ziyaret ettiğimiz okullardan bazılarının ana akım eğitim sistemine daha entegre bir misyonla çalıştığını gözlemlerken (Montessori – Dalton – Waldorf gibi), diğer bazı okulların okul içi işleyiş süreçlerini daha demokratik kurmaya çalışıyor olmalarının ilk belirgin farklılık olarak göze çarpıyor olduğunu belirterek başlayalım (demokratik ya da özgür okulların oluşturmaya çalıştıkları okul kavramları gibi).
Yunus Erduran – Eğlenceli Bilim Kurucu Ortağı
*Yazı Dizisi egitimpedia.com adresinde yayınlanmıştır.
Yazının 2. bölümü için: http://eglencelibilim.com/yazi-dizisi-alternatif-okullar-yeni-bir-dunyayi-hayal-eden-cocuklar-2/
Yazının 3. bölümü için: http://eglencelibilim.com/yazi-dizisi-alternatif-okullar-yeni-bir-dunyayi-hayal-eden-cocuklar-3/